21 Kasım 2018 Çarşamba

Klasik Sorular

1.Allah'in tüm bu olanlardan sonra hedeflediği nedir?
2.Meşhur Ahzap süresindeki peygamberin evlatligiyla evlenmesinin hikmeti?
3.Dinin ulaşmadığı yerlerdeki insanların akıbeti ve doğurduğu sonuçların adaletsiz olmasi?
4.İslami diğer dinlersen farkli kılan tarafinin ne oldugu gibi klasik sorular..

Bu seferde biz bu klasik sorulara farklı ve değişik cevaplar vermeye çalışalım.
1.soruda Allah'in tüm bu olanlari neden yarattığı ve sonrasında neye varmak istediği yönüyle ilgili.Buna herhalde en kestirme cevap Allah'ın insanı sonradan yaratmış olduğudur.Hedef belirlemeye muhtaç bir halde olsaydı bundan çok daha önce Evrenle birlikte insanı da yaratıldı.Demek ki başından beri insanı yaratıp sınamak gibi bir hedefi yoktu

2.Soruda dinin ulasamadigi yerlerdeki insanların ahirette alacakları pozisyonun ne olduguyla ile ilgili..Buna da herhalde cevabı:"Kimisinin inancıyla,kimisi de inancsizligiyla sinanir' şeklindedir.

Ki ayet "Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan cezasını görecektir.) [Zilzal 7,

"bu kur'an bana, o'nunla, sizi ve kime ulaşırsa onu uyarmam için vahyolundu''.Enam 19

Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.Araf 68

Firavun, peki, önce gelenlerin halleri ne olacak dedi.

Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. Rabbim, yanılmaz ve unutmaz.”Taha 51/52

3.Soru da; "Peygamberin de bu şekilde ağır bir imtihandan geçirilmis olması ve her seye rağmen Allah'ın buyruğu üzerinden toplumun karşısında yer alıp (tüm uydurma ve iftaraları göze alıp) o kişinin sahiplenilmesi "şeklindedir.

4.Soruda;İslam Tanrı tanımı doğru olanaklar sunar.Tanrının hiçbir şeye muhtaç olmaması,ezeli ve ebedi olması ve insanı ve Evreni yaratma sebepleri olmasıdır.Buna baktığınızda islam'ın Tanrı tanımı (ihlas suresi) ve insanın neden yaratılmış olduğuna dair öne sürdüğü sebepler diğer dinlerden kendi farkındalığını ortaya koyar vaziyettedir.Tanrı inancı olan toplumlar dua bekler ve bir güce sığınır,islam da dua edin şeklinde telkinler sunar.Deizm Tanrının Evrene müdahale etmediğini öne sürer.İslam da Tanrının bu dünya da insanları özgür iradeleri üzerinden onların sınandığını öne sürer.Velhasıl Tanrı din göndermişse buna en uygun olanın islam olduğunu söylemek akıl süzgecinde izlenecek en mantıklı yol olacaktır.

15 Nisan 2018 Pazar

Dinler,diller ve doğurduğu Tereddütler

Öncelikle şunu kabul etmeliyiz; insanin Allah'in varlığını anlayabilecegi nokta yarı yarıyadir. Bilimsel anlamda da genel kabullerde de bu yondedir.Onun varlığının delilleri olduğu gibi olmama noktasında iddia edilen delillerde bir o kadardir..
Birden fazla dinin olması,
Esit sartlarda imtihan olamamanin esitsizligi veya ilahi kelamin herkesi ikna edememesine ve tamamen Allah'ın varlığının kanıtlanmasına kadar giden süreçler...
Tarih boyunca Kur'an ve din eleştirileri hep yapılmıştır.Hatta Kuran'da insanların çoğunluğunun ziyanda olduğu dile getirilmistir.Tabi bu elestirileri yapabilmekte elbette Tanrinin insandaki ozgur iradeyi kendi lehine mutlak kilmamasi sayesindedir;yoksa insan onun varligini nasil elestirebilir ki?

Peki Tanrı böyle olmasını neden ister,neden kendini bariz şekilde ortaya koymaz?

Yoksa Tanrı; varlığınin bilinmesini değil de kendine  inanılmasına mi daha çok önem vermektedir?

Bir diger acidan baktigimiz da ise Evren anlaşılır bir yapıda ve anlasilir olan hersey de o seyin anlasilmaya müsait bir sekilde tasarlanmis olmasi demek değil midir?

Yani her ne kadar Tanrı  kendi varlığını belli etme yonunden bize uzak dursa da gucu ve eserini kendi varlığının lehine mutlak kilmis.
Velhasil ister aklen ister vicdanen olsun insan samimi ise kendini bulacağı nokta bellidir.Yoksa insan Tanrısız asla kendi varlığını temellendiremez.Samimi olduğunuzda yeri gelir bir dinin neden sadece bir bölgeden ve tek bir dilden ortaya çıktığını anlarken, aynı olayin bir dil,zaman ve yerdeki ayni mesajına anlam veremezsiniz.Ornegin Sümerlerdeki tufan olayi gibi..
Dil konusunda ise;
Tanrı yeni bir dil degil yeni bir din gondermistir.Tanrı eski topluluklara kendi dilinden mesaj gönderip tüm insanları o mesaj üzerinden sınamamıstır ;ancak son din de mesajını bir toplumun kendi dilinden göndermiştir.Bunun sebebi belki de Tanrının gelecekte insanların birbiriyle olan ilişkilerinden ötürü bir dilin başka dillere çevrilmesinin ve iletişim olanaklarının gelişeceğini önceden bilmesi üzerinedir.Bu nedenle tek dili yeterli görmüştür.Ayrıca bu son din tek dil üzerinden gelmemiş olsaydı, diğer diller ile birlikte dil çevirileri arasında muazzam karışıklıkların doğması da kaçınılmaz olacaktı.

15 Şubat 2018 Perşembe

Evrensel Dilden Evrensel Mesaja

Bir din, dunyanin her yerine aynı dille mi gönderilmeli;yoksa aynı mesaj dunyanin her yerine kendi dili ile mi gönderilmeli? tarzında sorular sorulabilir.

Örneğin bir sokratesin düşüncelerinin sadece yunanlıları ilgilendirdiğini iddia edemeyiz.

Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).”" .


Yine Kur'an mesajın ulaşmadığı yerlerdeki insanlara zulme etmeyecegini ve bu durumdaki insanların yaptıklarıni iyilik ve kötüluklerine  göre yargılanacağini söylemiştir.

Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.


Bir diğer sorun ise Kuran'ın sadece Araplara özgü olduğu iddiasıdır.
İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu.Enam 19

Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)

Eğer kuran sadece Araplara gönderildiyse o zaman bu ayete göre nasıl oluyorsa Arap olana anlamaları için "Arapça indirdik" deniliyor?

Ayrıca ilk muhatabın Mekkeliler olduğunu zaten kuran kendisi söylüyor.
(Önce) en yakın akrabanı uyar.Şuara 214

Elif-Lâm-Râ. Bu öyle bir kitaptır ki, âyetleri muhkem kılınmış, sonra da her şeyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafından âyetleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır (HUD/1)


İşte Rabbinin doğru yolu budur. Şüphesiz biz, hatırlayıp ibret alan bir kavim için âyetleri geniş bir şekilde açıkladık. (EN'AM/126)


Bu ve buna benzer sorular çok geliyor.Anlayamadığım husus; bir mesaj başka bir dilden olursa o mesaj evrensel olmaz mı?Çoğu kişi buna takılıyor,sebebini ise dillerin başka bir dile çevrilirken farklı anlamlar içerme riskinin bulunmasına bağlıyorlar.Bu risk her zaman vardır ;lakin ben bugüne kadar Dünya klasiklerinden tutunda birçok meslek dalına özgü ortak dillerin başka toplumlara aktarılırken sorun yaşandığına şahit olmadım.Yani bir Tıp dalında Latincenin sorun yarattığını sanmıyorum.Ki kuran Tıp kadar spesifik mesajlar içeren bir bilim kitabı değil,aksine insana evrensel mesaj ve öğüt veren bir kitapdır.

7 Haziran 2017 Çarşamba

Hayatı Yasarken

Uzun zaman oldu bloguma yazmayalı:)Blog genel anlamda felsefi arayışlara dayalı ve tarafımızdan inanılmış olana (Allah'a) doğru sorular sorma çabasından ileri geliyordu.

Lakin hayat sadece bir arayıştan ibaret değil.Hayat ayni zamanda yaşamı devam ettirme sürecidir.
Evet , hayatin kendisi birileri tarafından yaratılmış olmasına imkan tanıyan bir yapıda ve sorgulanmaya müsait bir durumda olduğunu gösteriyor.

Hatta bir o kadar da anlaşılması açısından zorluklar içeren nedenleri de içinde barındırıyor. ki bazen basit bir şeyi biliyorsunuz;ama neden böyle olduğu konusuna izah getiremiyorsunuz.
Örnegin;Tüm canlıların hayatı kendisinden sonra gelecek nesillere adamak için var olmuş gibiler.
Varlıklarını, hayatlarını idaame ettirme ve kendisinden sonra gelecek nesle bir hazırlık yapmakla geçiriyorlar.

Sanki Evren'de var oluş amaçları sadece yaşama gayretlerini sürdürmelerinden ibaret.Hatta bunun güzelliği ;vücudunuzda yasayan ve kendi hayatlarını sürdürme  gayretinde olan bakteri ve hucrelerin aslında tum bunları vücudumuz için yapmalari onlarin bizlere iyilik yapma niyetlerinden degil ,kendilerini hayatta tutma gayretlerinin biz de oluşturduğu  hayati hamlelerinin bize yarar getirmesinden kaynaklanmaktadır.

İyi de bunu hücreler nereden bilirler ve içinde yaşamlarını sürdürmeyi sağlayacak bir insani inşa edecek spermleri nasıl üretirler?Kendişe yaşam alanlarını oluşturmak için sizi yaşatırlar.İste burasını anlamak  çok basit;ama canlılığın yasamını neden böyle sürdürmek zorunda bırakanın ne olduğuna dair açıklaması Tanrıdan başka bir şey olamıyor.

Tum ( insan dısında) organizmlar neden hayatlarini kendisinden sonra gelecek nesil için feda etmeye hazırdır?Hayatlarini ve varoluş nedenlerini neden sadece kendisinden sonra gelecek bir nesil uğruna değersiz bir hale getirirler?

Kısacası;

Tüm canlıların varlık nedeni sadece yaşamlarını sürdürmek iken;neden insanın varlık nedeni sadece yaşamaktan ibaret değildir?

21 Aralık 2016 Çarşamba

Deizm'deki Tanrı Anlayışının Tutarsızlıgı

Tanrı gereksiz,faydasız,herhangi bir amaca dönük olmayan eylemler içinde yer alacak kadar kusurlu bir varlık olabilir mi?
İnsan gibi düşünen,sorgulayan bir varlığı sizce canı sıkıldığı için yaratmış olabilir mi?
Ha diyelim öylesine yarattı amacı yok.O zaman neden insanı kendi varlığı hakkında düşüncelere sevk edecek "merak " dürtüsü gibi donatılarla yaratmıştır.Ayrıca Tanrı'nın iradesine ipotek koyacak herhangi bir durumun söz konusu olmadığı bir yerde Tanrı'nın ister bilinmek isterse bilinmemek adına kainatı yaratması ya da yaratmaması için onu zorunlu kılan bir engel de yoktur.Lakin Tanrı bunca zahmete katlandıysa ve her an herşeyin kontrolü onun elindeyse bu kadar fedakar ise o zaman bir o kadar da merhametli olmalıdır;çünkü değer verilmeyen şey yaratılmaya da layık değildir.Madem merhamet var o halde merhametli bir Tanrı insan gibi bir varlığı başıboş yaratarak ona zulm etme gereği de duymaz;çünkü bunun da bir mantığı yoktur.Merhamet varsa ki var o zaman Tanrı da merhamet hakkında bilgi sahibidir.Merhametsizlik varsa o zaman Tanrının merhametsizlik hakkında da bilgisi vardır.Eğer mantık varsa ve Tanrı da mantıklıysa o halde mantıklı olandan yana, yani insanı neden yarattığına dair sebebi ağır basmalıdır;çünkü yarattıklarının çoğunluğu mantığı tercih ederken o mantıksız olandan yana tavır alarak yarattığı şeyden daha aciz bir tavır sergileyemez
Allah bu sistemi kurarken insanın itiraz noktalarını da çok iyi hesaplamıştır.E beni uyarmadın ki bana neden ceza veriyorsun denilmemesi adına verilen bir ceza şeklidir bu.Aslında deistlerin de korkusu hesap sorucu bir otoritenin varlığının ihtimal dahilinde olmasının onlarda yarattığı tedirginliktir bu.

31 Mayıs 2016 Salı

Evrim'e Serenad:)

Bazen Evrim hakkında "Acaba yanılıyor olabilir miyim?"şeklinde tereddütler barındırıyorum.Bilimsel anlamda belki evrim süreci kanıtlanmış olabilir;ama felsefi anlamda evrimi var eden olgunun ne olduğu ve evrime  canlıların adaptasyonu sürecine katkıda bulunmasını zorunlu kılan nedenin ne olduğu konusundaki sorulara bir yanıt bulunamamaktadır.

Sanırım en doğru olanı evrim varsa bunu canlıların gelişimine uygun olarak var eden bir tasarımcıdan bahsetmeliyiz.Ancak bazı sorular var ki "Neden Tanrı her şeyi bir anda yaratmadı da bunu aşama aşama yaptı?"

Bu tarz sorulara bazen tersinden bakabilmeyi öğrenebilirsek sorularımıza yanıtlar almamız zor değildir.Önemli olan doğru soruları sorup ve bu soruların sorulmaya değer olmasıdır.

Tanrı her şeyi bir anda yaratmış olsaydı o zaman her sey olduğu gibi sonsuza dek sabit bir şekilde kalmış olacaktı.Hiçbir şey değişime ya da gelişime uğramayacaktı.Peki bu durumda sizce Evren nasıl bir yer olabilirdi?

Hareketsiz bir evrenin yaşanılabilir durumu nasıl olurdu.Daha doğrusu böyle bir evrende canlıların doğumu gelişim ve ölümündeki döngüler var olmazsa yeni şeyler nasıl ortaya çıkabilirdi.Evren hiç bir şey üretmeyen bir madde yığınından başka bir şey olamazdı.
Evrime lafım olsa da bazen evrime hak vermiyor da değilim.

Örneğin;

Kadın doğum acısı çekmesine rağmen neden yeniden doğum için hazırlanır.Bu sizce enterasan değil midir?Acıya rağmen varlığını ve neslini sürdürme gayreti her zaman daha ağır basar.Ya da hayvanlar nasıl ki karşı cinste sağlık ve güç ararsa,insanlarda karşı cinsin sağlıklı ve güçlü olması arayışındadır.Bu sizce beğeni midir;yoksa üremesini riske atmamak adına içgüdülerden gelen bir tepki midir?


Sonlu Evrenler Dünyasına


Bu aralar zaman konusuna kafayı takmış durumdayım:)Evren bildiğimizin aksine her geçen gün daha da hızlanarak genişlemesini sürdürüyor.Bir şey eğer hızlanırsa zaman orada  yavaşlar.Evrenin genişleme hızı arttıkça kara enerjinin gücü azalacak ve atomlar arası bağlarda mutlak suretle bir zayıflama ve yavaşlama yaşanacaktır ve bu da zamanının hızını düşürecektir.

Kara enerji sanırım  higs alanın içindeki enerji olmalıdır,tabi higs alanındaki bu enerjinin oluşumu ve bu enerjiyi sağlayan ve bu güçlü enerjinin dışarı çıkmasını engelleyen elektronların Tanrısız nasıl ayarlandığını açıklayamayan bilime saygım da sonsuzdur :)

Bir de enerjinin korunumu ilkesi diyorlar.İyi de mübarekler enerjinin korunumu evrenin genişleme hızıyla bir değişikliğe uğramıyor mu?Kendiniz diyorsunuz evrenin genişlemesi bir gün duracak ve evren içine çökecektir.Evreni genişletecek kadar enerjiye sahip gücün kendisini  tüketen ne ve bu enerjinin kaynağının tüketilecek kadar sınırlı olduğu bilgisini nasıl edineceksiniz?Daha Hıgs bozunu alanını yeni keşfettiniz.Oradaki enerjinin sınırlarını nasıl ölçecek ya da bu enerjinin varlığını borçlu olduğu kaynağın miktarını  nasıl anlayacaksınız?

Aslını sorarsanız bana göre zamanı var eden kara enerjidir.Kara enerji olmadan hareket olmaz,hareketin olmadığı yerde de zaman olmaz.Burada zamanı durdurmak gibi bir gayem yok;çünkü zaman olmadan yaşamda olmaz:)Evrenin sonu nasıl gelir bilmem;ama fizikçilerin söylediği gibi olacağı da kesinlik taşımıyor.Evrenin kendisini yok etmesi için kendisini aşan bir güce ihtiyacı vardır.Nasıl ki maddenin ışık hızını geçememesinin nedeni kendini aşamamasından ötürü ise

(kendini aşması için ışık hızını aşmalıdır,ışık hızını aşarsa da madde olmaktan çıkar ve takyonlara "sanal kütle" dönüşür")

bu Evrenin sonunu hazırlayacak olan neden de maddenin üzerinde yer alan ve madde olmayan bir nedene bağlı olarak gerçekleşecektir.İşte o zaman ne madde ne de zaman bize dur diyebilecektir.

Klasik Sorular

1.Allah'in tüm bu olanlardan sonra hedeflediği nedir? 2.Meşhur Ahzap süresindeki peygamberin evlatligiyla evlenmesinin hikmeti? 3.Dini...